
Yağmalanmış anıların ortasında bırakılırken yapayalnız, ne geriye dönecek mecal vardır dizlerde, ne de yeni bir ufka kapılıp, vurup kapıyı gidecek gurur çürümüş yüreklerde. Açılmayan kapıların önünde çömelen bir dilencinin inadı gibi zamanın hoyrat geçişine aldırmadan kapanacağını bilse de göz, vazgeçer mi hiç umuttan?
Peki ya kalp? Acıya metanet kazanıp yamalarını üst üste devşire devşire kaç kez daha kalkar düştüğü kaldırımlardan?
Siz hiç öldünüz mü? Öldürdünüz mü seven bir yüreği? Taş bağlayıp ayaklarına ittiniz mi bir uçurumun kenarından? Gözlerine bakarak söylediniz mi yalnızlığının ölümden daha zor olduğunu?
Geceler dosttur bir yalnıza. Onun gibi sessizdir, ıssızdır ve soğuk… Parmak uçlarını ısıtamaz yüreğin alevi… Şarkılar dindiremez kimsesizliğin çığlığını… Damarlarda gezinirken şarabın kandıran neşesi, sabahı karşılayacak hüzünden henüz habersizdir yalancı kahkahalar… Gece uzun değildir tek başına içenlere… Resimlere kaldırılan kadehler avutmaz özlem çığlıklarını… Yine ağlarsın içine doğru… Yine akar yaşlar gözbebeklerinden kalbine… Sanki o varmış gibi karşında…
Bilirsin, gün ışıyınca hayali de terk edecek düşler gibi… Öyleyse şimdi sarılmak vakti karanlıklara… Ölümüne vazgeçmek… Öldürmek cana can vereni…
Şehir yerinde değildi gözyaşı yağarken topraklarına
Sanki hiç sevmemiş gibi şimdi üşütüyor kaldırımlar
Yalan kusuyor kollarına atıldığı nefesi
Eteklerinde hercai bir koşuşturma
Belki de son bu kelimeler dökülen parmaklarından
Ah ne gam…
Belli ki anlamsız doğmak ölümün kucağında
Nalan GÜVEN
Yağmalanmış anıların ortasında bırakılırken yapayalnız, ne geriye dönecek mecal vardır dizlerde, ne de yeni bir ufka kapılıp, vurup kapıyı gidecek gurur çürümüş yüreklerde. Açılmayan kapıların önünde çömelen bir dilencinin inadı gibi zamanın hoyrat geçişine aldırmadan kapanacağını bilse de göz, vazgeçer mi hiç umuttan?
Peki ya kalp? Acıya metanet kazanıp yamalarını üst üste devşire devşire kaç kez daha kalkar düştüğü kaldırımlardan?
Siz hiç öldünüz mü? Öldürdünüz mü seven bir yüreği? Taş bağlayıp ayaklarına ittiniz mi bir uçurumun kenarından? Gözlerine bakarak söylediniz mi yalnızlığının ölümden daha zor olduğunu?
Geceler dosttur bir yalnıza. Onun gibi sessizdir, ıssızdır ve soğuk… Parmak uçlarını ısıtamaz yüreğin alevi… Şarkılar dindiremez kimsesizliğin çığlığını… Damarlarda gezinirken şarabın kandıran neşesi, sabahı karşılayacak hüzünden henüz habersizdir yalancı kahkahalar… Gece uzun değildir tek başına içenlere… Resimlere kaldırılan kadehler avutmaz özlem çığlıklarını… Yine ağlarsın içine doğru… Yine akar yaşlar gözbebeklerinden kalbine… Sanki o varmış gibi karşında…
Bilirsin, gün ışıyınca hayali de terk edecek düşler gibi… Öyleyse şimdi sarılmak vakti karanlıklara… Ölümüne vazgeçmek… Öldürmek cana can vereni…
Şehir yerinde değildi gözyaşı yağarken topraklarına
Sanki hiç sevmemiş gibi şimdi üşütüyor kaldırımlar
Yalan kusuyor kollarına atıldığı nefesi
Eteklerinde hercai bir koşuşturma
Belki de son bu kelimeler dökülen parmaklarından
Ah ne gam…
Belli ki anlamsız doğmak ölümün kucağında
Nalan GÜVEN